Freitag, 26. September 2008

Avusturya Vatandaşlığı

Yıllar önce başlayan Avusturya Vatandaşlığına geçme, yıllarca hızlı bir oranda Türk kökenlilerin arasinda artarken, son zamanlarda bundan bir kaç yıl önce Avusturya Vatandaşlıgına geçenler tekrar Türk Vatandaşlıgına geçmek için baş vurmaya başladı, bu bir yönden belirli bir yaşa geldikden sonra, Türkiyeden emekli olamak istiyenlere Türk Vatandaşlıgın mecburi koşulması, diğer yönden ise, Avrupadaki artan İslam fobisinden ve Yabancı düşmanlığından kaynaklanan durumlardan dolayı, tekrar Türk Vatandaşlıgına geçerek, kesin dönüş yapma çabalarından dolayi. Gerçekden Yabancı düşmanlıgı arttımı? Yoksa bizemi öyle geliyor? Hayır öyle gelmiyor, Avrupa rasisim merkezinin bir araştırmasında bu kanıtlarla tespit edilmiş durumunda, artık yabancılar avrupada istenmez duruma geliyor ve geldi, bunun bazısı bizden kaynaklanıyorsada, çoğu sebebin Avrupalılardanda kaynaklandıgı ortada, bizler entegrasyon yolunda ne yaptık, bulunduğumuz Ülkenin Vatandaşlıgına geçmemize rağmen, buraların resmi dilini öğrenemedik, kendimizi ifade edemedik, bizleri temsil edeçekleri seçmedik, birlik ve beraberlik göstermedik, bizler ilk önce yaşadığımız ülkedeki sorunları bilmemiz lazımki, o sorunların üzerine gide bilelim, çocuklarımıza en iyi eğitimi sağlamamız gerekir, bizleri en iyi şekilde temsil edeçekliri seçmemiz lazım, onlarda bizleri gereken yerlerde en iyi şekilde temsil etmesi gerek, eğer temsil etmediyse diğer seçimlerde oyumuzu başka bir adaya vere bilirz. Fakat Siyasetle uğraşanlara bir kezde olsa bir şans vermemiz gerekmezmi? Biz bunu yapmadan hemen aday olan herhangi bir şahısı kötülüyoruz? Bu niye böyle acaba? Yoksa biz kıskanç bir milletmiyiz? Şumu aklımıza geliyor? Ben o işi yapamıyorsam kimse yapmasın ! Yorumunu ve cevabını sizlere bırakmak istiyorum, fakat şunu söyleye bilirizki, birlik olarak, bizleri iyi seçeceklere desdek vermessek, kimler bizi temsil edeçek ???

Donnerstag, 25. September 2008

Siyaset ve Siyasetciler


Sevgili okuyucularım, bizler bu avusturyaya nicin geldik, elbette vatandaki ekonomik sorunlardan kurtulmak ve iyi bir yaşam sürdüre bilmek için. Uzun süredir burda yaşıyoruz burayi artik vatan olarak bildiğimizden, her konumdada bunu gerçekleştirmemiz gerekiyor. Siyasi haklarımızı aramak ve toplum olarak isteklerini burdaki siyasi platfomlarda duyurula bilinmesi için, elbette Siyasetciler gerekiyor. Bunu Avusturya kökenli Siyasetcilerde bizler için yapabilir, fakat bunların sayısı nadir ve bizim toplumun tam isteklerini bilmedigi kanatındayım. Bundan dolayi türk kökenli arkadaşlar, bu konuları daha iyi bir şekilde müdafa edebilir, cünkü onlar sizden biri burda sizin yaşadığınız sıkıntıları yaşadılar ve yaşamakdalar. Fakat bu arkadaşlarımızın çabası ne kadar fazla olursa, çekemeyenide daha fazla artıyor ve bununlada kalmiyor daha kötüsü bu arkadaşları kötülüyorlar, çamur atıyorlar gereksiz suçlamalarda bulunuluyor, şikayet etmeye kalkıyorlar, bu arkadaşların yüksek miktarlarda maaş aldığı söyleniyor, keşkede öyle olsaydı, fakat şunu bilmemiz gerekiyorki, bu arkadaşlar zamanlarının çoğunu üçret almadan yapmakdadır, aldıkları ise genelde toplantı başına çok cuzi rakamlardır, bu mikdarlar inaninki çoğu zaman bir Sigara almıya bile yetmiyor, buna rağmen çekemeyenler, aksini anlatıyorlar, bende bilhassa bu arkaşlara şunu söylemek istiyorum , kesin iftira atmayi, söyledikleriniz doğruysa, arkaş sizde girin siyasete, sizde alın o zaman o yüksek maaşları.

Mittwoch, 24. September 2008

Yabancı düşmanlığı

Avrupa’da ve özellikle de Avusturya’da gün geçmiyor ki, Türklere ve müslümanlara karşı hakaret edilmedigi gün olsun. Bir cami yapıyoruz. Buna az da olsa görkemli bir minare ekleyelim dediğimizde, hemen karşıtları çıkıyor, yürüyüş yapıyor,imza topluyor ve camilere giren çıkanları videolara çekiyorlar. Sanki suçluları izler gibi.Halbuki İslam dini Avusturya’da 1912 yılından beri resmen tanınmış ve Avusturya anayasasında diğer dinlerle birlikte yer almıştır. Buna rağmen tanımak istemiyorlar.

Uygulanan kasıtlı karşıt politikalar yüzünden istenmeyen bir kitle haline getirildik,getiriliyoruz. Yabancılara karşıt politikaları ile bilinen partiler dışında yönetimi elinde bulunduran iktidar partileri de bizleri istemediklerini açıkca olmasa bile dolaylı yollardan dile getirmeye başladılar.

Minare yapılmasın diye yasaları bile değistirmeye kalkıyorlar. Bazı politikacılar ve partiler de kendi yandaşı medya ile birlikte hareket ederek yerli halkı yabancılara karşı kışkırtmaya ve bundan politik rant elde etmeye kalkışıyorlar. Binlerce Türk kökenli vd. müslümanları hiçe sayıyorlar.

Fakat seçimler geldiğinde, bizim oylarımızı almak ve bizden oy istemek için, bazılarımızı seçilemeyecek sıralara yerleştirerek, Avusturya vatandaşlığına geçmiş yabancılardan oy topluyorlar. Maalesef bizler de bu basit oyunlara her sefer malzeme oluyoruz.

Seçilecek bir sıradan yabancı bir aday göstermeleri söz konusu bile olmuyor. Çünkü seçilecek bir sıradan aday gösterildiğinde tüm kitle halinde o adayı destekleyeceğimizi ve mutlaka seçileceğini çok iyi biliyorlar. Bu nedenle her seçim arefesinde kuyruk sayılacak sıralarda, asıl kendi gücünü bilmeyen kendi adaylarımıza rastlıyoruz.

Her parti mümkün olduğu kadar kendi demokratlığını! göstermek için -biraz da diğer Avrupa ülkelerine ayıp olmasın diye- kuyruk adaylarını rahatça bulabilmektedir. Bizlerin hakkımız olan her şeyi dile getirmeye ve istemeye hakkı vardır. Daha fazla gösteriş olsun diye demokrasi malzemesi yapılmış kuyruk adaylar olmak istemiyoruz.
Bizlerin de, “ Buradayız ! „ diyeceğimiz, birileri tarafından gerçekten temsil edileceğimiz günler gelmiştir.Tüm olumsuzluklara,antidemokratik tavırlara ve uygulamalara işte ancak o zaman siyasi yollardan dur diyebiliriz.

Gün, artık siyasi platformda birleşme ve bize ait olan herşeyi söke söke alana kadar yılmadan kararlı bir biçimde gitme günüdür.
Gün, başkaları tarafından verilmeyen temel haklarımızı savunma günüdür.
Gün,temel haklarımızı almaya giden yola koyulma zamanıdır.

Dienstag, 23. September 2008

Türkler erken seçim malzemesi yapılıyor!

Avusturya'da 28 Eylül'de yapılacak erken seçimlerde Türkler yine hedef alındı. Muhafazakar ÖVP partisi de aşırı sağcı FPÖ ve BZÖ gibi Türk karşıtı seçim kampanyası yapmaza başladı. Siyasi uzmanlara göre bu seçimler Türkler'e ve İslama karşı bir seçim kampanyası olacak.

Avusturya’da aşırı sağcı Özgürlükler Partisi’nden (FPÖ ve BZÖden) sonra muhafazakar Halk Partisi (ÖVP) de seçimleri kazanma ümidini Türk karşıtı kampanyaya bağladı ve her tarafa asılmış olan seçim afişlerinde yabancıları hedef aldılar.

Uzmanlar seçimlerin kaderini Türk karşıtı kampanyanın belirleyeceği, pahalılık ve vergi konularının yanında Türklerin seçimin ana malzemesi olacağı yorumunu yaparken Avusturya vatandailıgına gecmiş olanların ise bır kısmının bu Partileri seçerim demesi ise çok ilginç nedenmi? Çünkü bunlar Avustruya vatandaşı olsa bile buraya uyum saglamadıgında her hangi bır suc işlediginde yani babanız anneniz Avusturya vatandaşı olmuş ise ama yeterince almanca bilmiyorsa hele birde eşarp takıyorsa bunlardan Vatandaşlıgı geri alalım ve geldikleri yere postalayalım diyorlar veya istiyorlar birde biz bunlara OY veriyoruz öylemi? Yani onlar başa gelirse digerlerinin hayatını zorlastırır benim hayatıma karışmazlar diyorsak yanılıyoruz!

ÖVP Kampanyasında Türkler'in ülkeye uyum sağlamadığını işliyor olan ÖVP, bundan Sosyal Demokrat Parti’nin(SPÖ) başbakan adayı Werner Faymann’ı sorumlu tutuyor.

Bunun ve benzeri kampanyaların çoooook oy getirir diye düşünceleri ise çoook üzücü . gerçekdende onlara oy getirecek . niçin isnenmez bir millet olduk?

Bir kamuoyu araştırmalarına göre Türk karşıtı seçim kampanyasının Avusturya’da oy getireceğine dikkat çekti ve yapılan araştırmalarda Avrupa ülkelerinde göçe karşı korku duyanların arasında Avusturyalılar'ın 3. sırada geldiğini belirtti. Başkent Viyana’nın bazı semtlerinde Türkler'le yoğun uyum sorunu yaşandığı ve muhafazakar parti ÖVP’nin bundan Sosyaldemokrat Parti’yi (SPÖ) sorumlu tuttuğu kaydedildi.

SPÖ’nün yabancılar konusunda tam bir tavır takınmaktan kaçındığı, vatandaş olan göçmenlerden oy beklemekle yetindiği, aile birleşiminde Almanca şartını desteklediği kaydedildi.

Çirkin afişler

Şu günlerde yollarda gezdiğimizde etrafımıza baktıgımızda çok sayıda afiş görüyoruz bunlara dikkatlice bakınız ve 28. Eylül de oyunuz ona göre veriniz.


Saygılarımla

Adnan Dinçer
NBZ Partisi Genel Başkanı
www.nbz-online.at

Montag, 22. September 2008

Yabanci kökenli seçmenler,

Parlamento seçimleri yaklaşdıkca, çok ilğinc olaylarla karşılaşıyoruz. Mevcut olan siyasi partiler, yabancı kökenli Avusturya vatandaşlığına geçmiş olan seçmenlerin farkına vararak bunların oylarını nasıl alırız diye hesaplarını yapmaya başladılar. Biz seçmenlerin bir çoğunun daha seçim olacağının farkına bile varamadan, partiler çeşitli sistemlerle yabancı kökenlilerin oylarının nasıl alacağının pılanlarını geliştirdi bile, bunlardan önde geleni ise, oyları kendi partisi üzerinde toplaya bilmesi için, yabancı kökenlilere seçim listelerinde yer verildi, evet buda bizlerin isteği değilmi? Elbette öyle fakat, partiler bunu bir ciddiyet icerisinde yürütmüyor, yürütmüş olsaydı listede olan arkadaşlar, formalite bir liste sırası, yani seçilemeycek bir sıra değilde şöyle on sıralarda bir yer verirdi, öyle degilmi? Gerilerde sıraya alınmış olan arkadaşımız coğu zaman bunun bilincinde bile değil, listeye alındım diye, eşine dostuna , ben şu partiden seçim listesine alındım beni seçin diye ricada bulunuyor, tanıdıkların bu listeyi seçmemiz bu arkadaşımıza yaramıyor, aday olmuş olduğu partiye yarıyor. Bazi partiler ise seçmen daha yabancı kökenlilerin listede olmasına hazır değil diye, listede bile yer vermez iken, oyları ala bilmek için, oy topluya bilecek kişiler ile arkadaşlık kurarak bunlarin kendi partilerini övmelerini istiyor. Durumlar böyle iken, hangi partiyi seçmemiz gerekiyor? elbette bunun cevabı çok olur, gönül isterki yabancı kökenlilerin oylarının bir arada toplanması, topluca hareket ede bilirsek, o zaman mevcut partilerde bizleri ciddiye alarak hak ettiğimiz liste sıralarında yer verir. Lütfen Siyasi oyunlara kurban gitmeyelim, seçimimizi iyi bir şekilde yapalım, en azından, yabancı kökenlilere tercih oyu vererek potensiyalimizi gösterelim.

Artan Yabancı düşmanlığı

Medeni Avrupa’nın sorun çözme yöntemleri tarihi olarak belgelidir,
örnegin
Borç aldıkları ve borçlarını tahsil etmeye çalışan Yahudileri öldürmek suretiyle borçlarını silen bir Avrupalı zihniyeti…

“Entegrasyon (uyum)” başlığı altında asimile etmeye çalıştıkları Türkleri, asimile edemeyeceklerini anlayan Avusturyalı dostlarımız (!) entegrasyon sorununu kökten çözmeye karar vermiş görünüyorlar. Nasıl mı? Çok basit; “Asimile”… pardon entegre edilmesi gereken ancak edilemeyen Türkleri kendi halkına düşman gibi göstererek - bizlerinde burda yaşanmaz artık diyerek ana vatana gitmemizi beklemeleri gibi.

Bu Türklere ve İslama kışkırtmaları yapanların hepsi FPÖ veya BZÖ partisine üye dazlaklar değil.

Avusturyanın ileri gelenleri yani Avusturyalının deyimiyle „Ein waschechter Österreicher“ yani 1. sınıf Avusturyalı. Peki, ne oldu da bu normal Avusturya vatandaşları bir anda yabancı düşmanı ve özellikle Türk düşmanı olup çıktılar.

İşte yanıtları:
Türklerin AB’ye girişini 1683 - II. Viyana Kuşatmasıyla özdeşleştiren Siyasetcilerden açıklamalar gibi,

FPÖ Partisinin Avusturyalılara hitaben yaptığı seçim propagandalarında “Vatanını seven Türk adaylara oy vermesin” "Wien darf nicht Istanbul werden" oder "Kein Steuergeld fürs Türkenzelt" demesi gibi,

Avusturya vatandaşlığına geçecek Türklere çok sayıda zorluk getirildiği gibi,

Alman Papa Ratzinger’in Almanya’ Regensburg’daki Türk İslam karşıtı konuşması gibi,

Almanya’da bir Papazın Almanya’da İslam Dini yayılıyor diye kendini yakması gibi,

Türklerin Avusturya ekonomisi içerisinde işçi konumundan işveren konumuna geçmesi gibi,

Türklerin nüfusu kırk yılda 8 binden 300 bine ulaşması, buna karşın Avusturya’daki 1. sınıf Avusturyalıların doğum oranının sıfıra yaklasmaşı gibi,

Üniversitedeki sözde bilimsel araştırmalarda Türk ailelere “Kendinizi Avusturya toplumuna ne kadar entegre olmuş hissediyorsunuz, geldiğiniz ülkenin kültürüne (Türk Kültürü) kendinizi ne kadar bağlı hissediyorsunuz?” diye sormasından sonra – bakın bunlar uyum istemiyor denmesi gibi,

Eyalet hükümetinin Minare yapılacak diye, buna yasaklayıcı yasa cıkarması gibi,

Siyasilerin ve medyanın yanı sıra tarafsız kalması gereken Eyalet Başkanı Dr. Herbert Sausgruber'in ve son olarak eyalet papazı Elmar Fischer'in de müslümanlar hakkında yapmış olduğu açıklamalar gibi,


İşte bu gelişmeler politikacıların ve Avusturya basınının Türk düşmanı tavırları Avusturya toplumunda doğal olarak Türklere düşman gözüyle bakılması güdüsünü yerleştirmiştir.



Bunlarin hepsini NBZ ve şahsım adına kınıyor insanlık dışı davranışları, basın dğşmanlıklarını terörün ve şiddetin her türünü olduğu gibi bu tür provokasyonlarıda kınıyor ve lanetliyorum! Uyum ve huzur içinde yaşamamız için hepimizin elinden geleni yapmasını diliyor ve TÜRKLERİ ve İSLAMİYETİ düşman gibi gösterenleri duyarlı olmaya Davet ediyorum.


Saygılarımla
Adnan Dinçer
NBZ Partisi Genel Başkanı
www.adnandincer.at

Sonntag, 21. September 2008

Secim sonucları

Bir izin yılınıda geride bırakarak, buralara döndük, tekrar işlerimize başladık, bir yıl daha çalışarak şimdiden gelecek izini düşünür olduk, izindeyken, ne hastalımız kalmışdı, ne sıkıntılı düşüncemiz, fakat buraya gelmemizle herşey tekrar izinden öncesi gibi olmaya başladı, düşünceler arttı, hastalıklar kendini belli etmeye başladı. Böyle durumlarıda degiştirmemiz çok zor, geriye dönelim dersek dönemiyoruz, coçukların okulu işi derken, birde birinci nesilin torunları, ailesi hepsi burda sayılır, Türkiyeye gitsek ordada bir yabancı sayılmiyormuyuz? Bu bizlerin yani gurbetcilerin kaderi olsa gerek, her tarafda yabancıyız ve bunu önümüzdeki senelerde değiştiremeycegimiz ortada. Hele birde Avrupada yaşadıgımız ülkede seçimde varsa dahada yabancı olduğumuz ortaya cıkıyor, yolda gezerken bir seçim afişlerine bakın sana, veya Siyasi partilerden gelen evlere reklam afişlerini bir okuyun veya okutun, açıkca artık gidin burdan deniyor, bizler ise hic bunlarda haberdarsız gibi davranmaya devam ediyoruz, hani birlik hani beraberlik, neden bu seçimlerde hic bizlerden aday yok, niye bizim haklarımız savunulmasın ? hepimiz bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyor, fakat bu durumda çok yanlış bir düşünce tarzı, hatta bir partinin isteği, geriye dönük vatandaşlık verilmiş olanlardan alalım, işsiz kalırlarsa geldikleri yere gönderelim diyorlar, biz böyle istemler karşısında bile sessiz kalmayı tercih ediyoruz. Etrafımızda olandan haberdar değiliz veya haberimiz varda yinede sessiz kalmayı tercih ediyorsak, o zaman bizden sonraki nesili yani çocuklarımızı, torunlarımızı hiç düşünmüyoruz sayılır. Artık bir şeyler söylememiz gerekiyor, sessizliğimizi yenelim ve bizde varız diye sesimizi duyuralım. acaçak Bunlar yaparsak bizleri seçim propagandası olarak kullanmadan belki vaz gecire biliriz. Aksi halde ne olaçak bizlerin hali. Bu seneki secimlere yine gerekli oranda katılmadık, ne oldu bizler secimlerin kaderini belirlize bilirdik fakat katılmayarak asiri sag partilerin meclise girmesini saglamış olduk, şimdi ise nasıl bir hükümet kurulacak ? kurulacak hükümet önümüzdeki 4 yıl için hepimizin kaderini belirleycek. ÖVP, FPÖ ve BZÖ ile hükümeti kurarsa o zaman burda yaşayan yabancılar ne olacak, müslümanları, yabancıları bir düşman gibi görüyorum diye bir parti başkanı hükümette olursa ne yapar, bir düşünelim. Böyle durumlar bir daha başımıza gelmesin diye her seçimde mutlaka sandık başına gidelim ve oylarımızı mutlaka dogru partiye verelim.

Samstag, 20. September 2008

Kedi ulaşamadıgı cigere………ne dermiş?

Bu yazımda biraz değişik bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum,
Sevgili Vatandaşlar son aylarda şahsımıza karşı çok sayıda yersiz dedikodular bazı kişiler tarafından yürütülmeye başladı, biz bu yolla sizlere bazı açıklıklar getirerek bu şahısların önnü kesmek istiyoruz, cünkü biliyoruzki sizler bu konularda duyarlısınız, dediğimiz şahıslar bizlerin gecen dönemde belediyede encüm üyesi, komisyon üyesi olarak belediyeden binlerce euro aldıgımızı söylüyorlar bunlar tamamen yersiz dir cünkü belediyeden ödenen para ayda 32,- EURO evet yanlış okumadınız sadece 32 EURO,- istiyene ödenek pusuluları gösterilir. Böyle dedikodularda bizleri seçimlerden uzak tuttu, bu sebeplerden dolayıda aday olmadık hic bir yere. Inşallah bizden sonra secilen arkadaşlar görevlerini bizden daha iyi yapar.

Artı yaptımız işleri iyi yapmadıgımızdan bazı şahıslar zarara ugradığını söylüyor, gelsin o şahıslar niye zarar veya ceza ödemişler gösterelim, bunuda yakın zamanda bütün belgeleri ile siz sayın degerli okuyucularımıza aktaracagız.

NBZ deki görevlerimize gelelim, biz hic ve hic kimsenin mağduriyete ugramasını istemeyiz, ve helede hic bir kuruluşumuzun önünü kesmek istemeyiz, bizi az cok tanıyan bunu iyi bilir, bizler her zaman kuruluş ve şahısları her makamda savunmuşuzdur, bunlarda gerekdiğinde isbatlana bilir, çünkü resmi protokollar vardır. Su sormamiz gerekiyor bu fitneleri ortaya atan sahislara siz toplum icin ne yaptiniz ne yapabilirsiniz ve nbz ne yapmis, secmismi ? üye olarak bir kac sentmi vermis, bizim kapimiz herkese acik, isteyen her üye gelerek bizden hesap sora bilir. Gelin NBZ üyü olalım destek cıkalım, beraberce haklarımız için mücadele edelim.

Bizler her zaman asgari sorunlarımızda birlik beraberlik ve dirlik için ugraşdık ve ugraşacagız, fakat bazıları nedense, bize şeriatcı, faşizt, ülkücü, menfatcı diye terimler kullanıyorlar, burda şu ata sözünün insanın aklına gelmemesi olmaz: kedi ulaşamadıgı ciyere mındar dermiş.

Sizler bir seyler duydugunuzda bizleri arayan, biz verelim cevabını, tek tarafı dinleyerek lütfen yorum yapmıyalım. Sizler bize destek verdiginiz müttetce sürekli din, mesep, ırk ayırımı yapmadan asgari sorunlarımızı cözmek için koşturacagız.

Sonsuz saygi ve sevgilerimle
Adnan Dincer

Freitag, 19. September 2008

seçme ve seçilme hakkımız

Sevgili okuyucular,
gecenki sayımda, Siyaset ve Siyasetciler diye başlamışdık, bu sayımda ise, seçme ve seçilme hakkımızı ne derece kullanıyoruz bir buna göz atalım, avusturyada yaşayan türkler olarak, sadece işçi odasında ve sendikada secme ve nihayet işçi odasında seçilme hakkımız var, yerel belediye, eyalet ve federal seçimlerde ise avusturya vatandaşı olmamız gerekiyor, burda yıllarca yaşamak yetmiyor. Son zamanlarda avusturya vatandaşlığına geçmelerde yoğun bir artış görünüyor. Geçildiği takdirde ise her seçimde secme ve seçilme hakkimizi elde etmiş oluyoruz, lütfen bu hakki kullanmasını iyi bilelim, mutlaka sandık başına gidelim. Bu haklar elde edile bilinmesi için geçmişde çok kişi müdahale etmiş, hatta canlarını vermiş. Bizler ise verilmiş hakkımızı kullanmak istemiyoruz, vatandaşlığa geçmiş ve secme hakkı olanın gecenki seçimlerde sadece %60 sandık başına gitmiş, halbuki sandık başına giderek, tercihimizi iyi sekilde kullanmamız gerekiyor, secmiş oldugumuz kişiler, partiler, bizleride ilgilendiren, hayatımızı etkileyen yasaları çıkarmakda, bundan dolayı, bizleri en iyi şekilde kim temsil edeceğini düşünüyorsak, sandik başına giderek secim hakkimizi kullanalım, hatta gitmeyi istemeyenleri taniyorsak, onlara secimin önemini anlatalım ve ikna edelim.
10 Nisan 2005 yapılaçak olacak 96 beldedeki yerel secimlere mutlaka katılalım, bu secimler bizleri enfazla ilgilendirmesi gereken secimlerden biri, cünkü ordaki secmis oldugumuz kişiler, bizi kendi yaşadıgımız beldede temsil ediyor, hatta sadece secmekle kalmıyalım, bizlerde listelere alınmak için caba gösterelim, malesef bu gelecek secimler için nerdeyse gec kalındı, listeler en gec ocak sonuna kadar hazırlanmış olacak, fakat şimdiden bir sonrakini düşünerek, listelere yazılmak için caba gösterin
veya en azından partilere üye olmaya bakalım. Bizi temsil edeçek olanları bizlerde belirleyelim.

Donnerstag, 18. September 2008

Bizler uyumaya devam edelim !

Bizler uyumaya devam edelim, is yerleri : yabanciyi nasali çalışıtırda, bir avusturyalının yapmış olduğu İşde daha az üçret verriz diye düşündükleri ve yaptıkları yetmiyor gibi, şimdide yabancıların çebindeki parayı nasıl alırız düşüncesine kapılmışlar, ve ne yapıyorlar her yere işi anlasada anlamasada yabancı elemanlar çalıstırarak vatandaşın cebinden parayi koparmaya başladı, böyle olduğunda, hakikatten iyi araştırın ve ihtiyaçın olup olmadıgı´nı iyice tespit edin. Çünkü sadece türkçe konuşmasına aldanmayın, dikkat edin ve iyice sorun – Tüketiçi kuralları ve yasası olduğunu unutmayın. Bilhassa ev kiralama kontratlarında iyice dikkat edin., sürekli olarak her yapmis olduğunuz sözlü anlasmaları yazılı olarak onaylatın." Bu konuda söylemek istediklerinizi veya yazmak istediklerinizi bana aktarırsanız, yer ayırarak sizlere yani hepimize aktarmaya uğraşaçağım.
Bu sayfalarda daha çok Vatandaşımızı yakından ilğilendiren konuları işlemeye, yani günlük yaşamımızdaki konuları yazarak sizleri bilgilendirmeye ugrasacagiz.
Umarım düşünçelerinizi ve kritiklerinizi yazarsanız ve bizlerde onlara göre yazımızın kalitesini düzeltiriz.

Bu kadarıda olmaz !- Sonunda nereli olduk?

Bu kadarıda olmaz !- Sonunda nereli olduk?
Avrupada ve özelliklede Avusturyada gün geçmiyorki, Türklere ve Müslümanlara karşı hakaret edilmedigi gün olsun. Bir cami yapmaya kalkıyoruz, hemen karşıtı çıkıyor yürüyüş yapıyorlar ve imza topluyollar, camilere gireni cıkanı videolara çekiyorlar, sanki o bir suçlu gibi, halbuki
İslam Avusturyada 1912 den beri resmen tanınmış bir din olmasına rağmen nerdeyse tanımak istemiyorlar, ne bu kaderimiz?, Türkiyeden sahip cıkan yok, yeni kurulan hükümettede sahip cıkmadı, burdada istenmez millet olarak ilan edildik, sadece bildiğimiz FPÖ ve BZÖ değil şimdide ikdidarda olan Partilerin ileride gelenleride bizleri istemedikleri açıkca ifade etmeye başladılar, göz baymak için bazı iftar yemekleri verdiler ve bir iki dernek başkanını cağırdılar ama yinede bildiklerini okuyorlar. 10 binlerce Türk kökenlileri hice sayyollar, fakat bir seçim geldiginde, bizim oylarımızı almak ve istemek için, bizlerden bazılarını seçilemeycek yerlere yerleştirerek, bura Vatandaşlıgına geçmiş yabancılardan oy topluyollar, bizlerde bu oyuna kurbanmı gidiyoruz yoksa? seçilecek bir yerden versinler bizde bir kitle halinde o kişiyi desdekliyelim, fakat nerde bizde o birlik, bizi birbirimizi çekemez durama getirmişler- yoksa kendimizmi geldik bu hale?, ne zaman bizde burdayız bizimde seçme ve seçilme hakkımız var diyeceğiz, ne zaman bizlerden biri bizleri temsil edeçek?, belki o zaman, şimdi eşarplıları, türbanlıları istemeyene siyasi yoldan dur deriz, bu sizce nezaman gerçekleşir? Bizler o günleri göre bilçekmiyiz? Bazılarımız bu hakkı istiyoruz diye söylediginde neden o na karşı geliyoruz, desdekleyceğimiz yerde o na kösdek oluyoruz?. ‚Ey Türk milleti uyan kendine gel, göster birlik olduğumuzu, eğer biz bunu yapmassak, bizden sonraki nesil ne olaçak? Hic sordukmu niye o kadar gençimiz hapis hanelerde?, bizim burda olanlardan haberimiz varmı? Yok ! Avusturya Medyasını takip etmediğimizden bilemiyoruz, bizim hakkımızda ne kararlar veriliyor, ne söyleniyor, bence her cami ve dernek buranın yerel gazetelerine abone olması gerek, çünkü nerdeyse her gün yabancılar hakkında kötü haber ve yorumlar cıkıyor – bizler bunlara cevap vermemiz gerekmezmi ? – yine bazımız : yok aman sessis kalalım diyecek, ama daha ne kadar susalım?, bir saldırı oldukdan sonramı? Yoksa bir Sollingen olayı dahamı yaşadıkdan sonra? Yasal yoldan hakkımızı istememiz yanlışmı? Ama biz burdaki durumu ne yapalım, gidelim televiziyonda dizi ve mac bakalım daha önemli – öyle değilmi?

Freitag, 5. September 2008

Ne oldu bizlere?

Biz buralara ne hedeflerle geldik. Bir kaç sene çalışmak, Türkiye'de ev sahibi olabilmek, biraz da olsa paramız olsun diyerek atılmadık mı bu gurbet ellere? Baktık ki bu hedeflere kolayca ulaşamıyoruz. Ailelerimizi buraya getirmeye başladık, çocuklarmız oldu, onlar büyümeden gitmek için çabaladık ama bu da olmadı. Çocuklarımız büyüdüler, evlendiler, kendi çocukları oldu ama bizler halen buralardayız.
Kalacağımızı anlayınca, bazılarımız evler, daireler almaya başladılar.
Daha sonra buralarda eksiklerimizin olduğunu anladık. Kalıcıysak, mezarlıklara, camilere, huzurevlerine; gençlerimize eğitim verecek, onların boş zamanlarını dolduracak kültür merkezlerine ihtiyacımız olduğunu gördük. Bunlar kaçınılmaz birimler.
Bunları nasıl yapabiliriz?
Derneklerimiz, teşkilatlarımız ve camilerimiz bu konularda aktiv olmalılar. Onlar aktiv olunca, bizler de destek olmalıyız. Fakat bu çalışmaların yeterince yapıldığını göremiyoruz.

Profesyonelce bir çalışma olmadığından, yöneticilerimiz de hafta ortası çalışma mecburiyetinde olduklarından, sadece hafta sonu bir araya gelinebiliyor. Hafta sonunda hiçbir resmi makamla görüşme imkanı olmuyor. Buralarda bir birlik sağlanması gerek; profesyonelce bir ekip görevlendirilmeli ve bu ekip Vorarlberg'deki bütün çalışmaları koordine etmeli, resmi makamlarla görüşmeli, toplum için istenilenleri sağlayabilmelidir.
Yöneticilerimiz mutlaka böyle bir organizasyonu gerçekleştirme mecburiyetindedirler. Gerçekleşmediği zaman, olmaz mı? Elbette olur ama yavaş yavaş. Bir 40 sene daha geçebilir.
Böyle yavaş bir şekilde gittiğimiz sürece İslam'a, Türklere, yabancılara saldırılar artmaya başladı ve daha da artacak. Örneğin cami ve minare yapımını zorlaştıran yasa tasarısı Vorarlberg'de çıkartılmak isteniyor. Kärnten Eyaleti'nde ise çıkartıldı. Vorarlberg'de dernek ve cami yönetimlerinden ortaklaşa bir medya bildirisi bile sağlanamıyor.
Böyle mi olması gerekiyor?
Elbette hayır.
Profesyonel bir ekip olsaydı, bu metin hazırlanır, yöneticilerimize giderek onaylatılır, sonra medyaya ve Eyalet Başkanlığı'na gönderilirdi. Bu da bizim açımızdan olumlu sonuçlar verirdi. Yerel medya haftalarca yabancıları konu ediyor, bir kaç arkadaşımız hariç, kuruluşlarımızdan hiç bir demeç gelmiyor.
Böyle olmaması gerekir.
Bir ofis kurarak, eğitimli, bilgili, topluma yararlı bir kaç arkadaşımızı görevlendirmemiz gerekir. Böyle yapmadığımız takdirde, kabuğumuza çekilerek, buradaki yaşamımızı daha da zorlaştırmış oluruz.
Lobi gereklidir; yabancıların da bu ülkeye büyük katkılarının olduğunu dile getirmemiz lazım. Bizlerin de bu toplumun bir parçası olduğumuzu göstermemiz gerekir.
Şu amatörce yönetim sistemlerini aşamazsak, yılda bir futbol turnavası, bir kermes, bir konser düzenlemekten fazla ileri adım atamayız. Gelin profesyonelce çalışmak için ne gerekiyorsa düşünelim, yapalım, canlandıralım. Çocuklarımızın ve gençlerimizin huzur içinde yaşamalarının yollarını arayalım. Gençlerimize daha fazla aktiviteler sunalım. Unutmayalım ki onlar bizim geleceğimizdir.
Saygılarımla
Adnan Dinçer
NBZ Partisi Genel Başkanı
www.adnandincer.at

Gün, birlik günüdür!

Avrupa’da ve özellikle de Avusturya’da gün geçmiyor ki, Türklere ve müslümanlara karşı hakaret edilmediği gün olsun. Bir cami yapıyoruz. Buna az da olsa görkemli bir minare ekleyelim dediğimizde, hemen karşıtları çıkıyor, yürüyüş yapıyor, imza topluyor ve camilere giren çıkanları videolara çekiyorlar. Sanki suçluları izler gibi. Halbuki İslam dini Avusturya’da 1912 yılından beri resmen tanınmış ve Avusturya anayasasında diğer dinlerle birlikte yer almıştır. Buna rağmen tanımak istemiyorlar.
Uygulanan kasıtlı karşıt politikalar yüzünden istenmeyen bir kitle haline getirildik, getiriliyoruz. Yabancılara karşıt politikaları ile bilinen partiler dışında yönetimi elinde bulunduran iktidar partileri de bizleri istemediklerini açıkca olmasa bile dolaylı yollardan dile getirmeye başladılar. Minare yapılmasın diye yasaları bile değistirmeye kalkıyorlar. Bazı politikacılar ve partiler de kendi yandaşı medya ile birlikte hareket ederek yerli halkı yabancılara karşı kışkırtmaya ve bundan politik rant elde etmeye kalkışıyorlar. Binlerce Türk kökenli vd. müslümanları hiçe sayıyorlar.
Fakat seçimler geldiğinde, bizim oylarımızı almak ve bizden oy istemek için, bazılarımızı seçilemeyecek sıralara yerleştirerek, Avusturya vatandaşlığına geçmiş yabancılardan oy topluyorlar. Maalesef bizler de bu basit oyunlara her sefer malzeme oluyoruz.
Seçilecek bir sıradan yabancı bir aday göstermeleri söz konusu bile olmuyor. Çünkü seçilecek bir sıradan aday gösterildiğinde tüm kitle halinde o adayı destekleyeceğimizi ve mutlaka seçileceğini çok iyi biliyorlar. Bu nedenle her seçim arefesinde kuyruk sayılacak sıralarda, asıl kendi gücünü bilmeyen kendi adaylarımıza rastlıyoruz.
Her parti mümkün olduğu kadar kendi demokratlığını! göstermek için -biraz da diğer Avrupa ülkelerine ayıp olmasın diye- kuyruk adaylarını rahatça bulabilmektedir. Bizlerin hakkımız olan her şeyi dile getirmeye ve istemeye hakkı vardır. Daha fazla gösteriş olsun diye demokrasi malzemesi yapılmış kuyruk adaylar olmak istemiyoruz.
Bizlerin de, “Buradayız!„ diyeceğimiz, birileri tarafından gerçekten temsil edileceğimiz günler gelmiştir. Tüm olumsuzluklara, antidemokratik tavırlara ve uygulamalara işte ancak o zaman siyasi yollardan dur diyebiliriz.
Gün, artık siyasi platformda birleşme ve bize ait olan herşeyi söke söke alana kadar yılmadan kararlı bir biçimde gitme günüdür.
Gün, başkaları tarafından verilmeyen temel haklarımızı savunma günüdür.
Gün, temel haklarımızı almaya giden yola koyulma zamanıdır.

www.nbz-online.at