Mittwoch, 25. November 2009

Çalışanlar için önemli Hükümler

Fesih ihbar süreleri ve sürenin
son günü
Kündigungsfristen

a) İşçiler (Arbeiter)
Toplu sözleşmeler iş kollarına göre farklı olduğundan
toplu sözleşmelere dikkat edilmelidir. Her iş yerinde
geçerli olan toplu sözleşme işçinin bakabileceği bir
yerde bulundurulması mecburdur.

b) Ücretliler (Angestellte)
İşverenin iş akdini fesih etmesi halinde, feshi ihbar
süresinin 31 Mart, 30 Haziran, 30 Eylül veya 31 Aralık
ta sona ermesi şartıyla,

Hizmet süresi 2 yıldan az ise 6 hafta,
Hizmet süresi 3 ile 5 yıl arası ise 2 ay,
Hizmet süresi 6 ile 15 yıl arası ise 3 ay,
Hizmet süresi 16 ile 25 yıl arası ise 4 ay,
Hizmet süresi 26 yıldan fazla ise 5 ay,

Ücretlinin iş akdini fesih etmesi halinde, her bir ayın
sonunda bitmesi şartıyla, feshi ihbar süresi 1 ay.

Dikkat: Toplu Sözleşme değişik süre ve terminler
öngörebilir. Ayrıca feshi ihbar süresi içinde
kullanılmamış izin hakkının veya birikmiş olan fazla
mesai saatlerinin kullanılması hakkında anlaşma
yapılması gereklidir.

Montag, 16. November 2009

Bu İş Siyasetle olmaz:

Bu söylem dışarıdan gelen bir salgın hastalıktır. Size bu hastalıgın sürekli telkin eden bir grubun ve çevrenin olduğunu unutmayınız. Eger bu gruba ve cevreye karşı direnir ve kendinizi zihinsel acıdan koruma altına alırsanız, bu tür söylemler sizi etkisi altına alamaycaktır. Aksi halde, bir zaman sonra bu grubun ve çevrenin kopyası olduğunuzu ve bu iş siyasetle olmaz söylemini söylüyor hale geldiğinizi görürsünüz. Önemli olan böyle bir düşünce içine girmemek.
Dıştan kaynaklanan bu iş siyasetle olamaz hastalıgını iyi ve doğru teşhis edebilmemiz için önce bu hastalıgın hangi ifadelerden meydana geldigine bakalım.
Siyaset oyalamadır,
demokrasi kafir icadıdır
Politika yalancılıktır
Siyaset yalancıların işidir
Toplum için bir şey yapamazlar
seçsekde ne olacakki
vs.
Insan milletsiz, millet devletsiz, devlet siyasetsiz, Siyaset insansız olamaycağına göre „ bu iş siyasetle olmaz“ sözü ya bilenler tarafından ya da bilmeyenler tarafından söyleniyordur.
Bilenler tarafından söyleniyorsa bunda bir kasıt vardır- Çünkü ilim, böyle bir şeye asla müsade etmez, söyleyenlerin maksadı ne ola bilir acaba? Toplumu bölmekmi?
Bilmeyenler tarafından söyleniyorsa, kasıt yok, bilgisizlik vardır. İşte bu tür kişiler Siyaset yaptıkları halde bu iş siyasetle olmaz derler. Bazı örnek verecek olursak:
Siyasi haberleri dinlemek Siyaset değilmi?
Siyaseti konuşmak Siyaset değilmi?
Seçimlerde oy kullanmak Siyaset değilmi?
Bir seçilmiş olandan bir işin yapılmasını istemek Siyaset değilmi?

Bilindigi gibi hastalıkların faydası olmaz zararı olur, dolayısıyla bu bahsetmiş olduğumuz hastalıgın hem ferdin kendine hemde topluma çok zararları vardır.
Zararlardan bazıları örnek olarak göstermek gerekirse:
Bu iş siyasetle olmaz demek, bütün insanların ilgilendiği, faydalandıgı, davalarına, fikirlerine, ideojilerine, inanclarına hizmet etmek için kullandıkları siyasetten mahrum kalmak demektir.
Bu iş siyasetle olmaz demek, ben, benim ve milletimin yönetimiyle ilgilenmem, kim ilgilenirse ilgilensin demektir.
Siyasetle ilgilenmeyenlerin siyasetiyle ilgilenen mutlaka olur, Ama bunlar bizim siyasetimize ne kadar faydalı olabilirler?
Bu iş siyasetle olmaz demek, devletleri inkar etmekdir, çünki devletler siyasetle yönetilir. Gerçekleri inkar edemeyiz.
Bu iş siyasetle olmaz diyenlerin kurdukları dernek, cemiyet, kuruluşlar ve benzerleri asla başarılı olamazlar. Çünkü en az mensubu olan aile de dahil olamak üzere hiçbir kuruluş siyasetsiz olamaz.
Gelin birde beraberce Siyaset bizi nasıl etkilediğine göz atalım:
Çok kişi „ bizi siyasete / politikaya karıştırmayın“ dedi ve halan demekde, ama şunu unutmayınki siz siyasetin taa içindesiniz, sizleri buraya getiren iş ve ekonomi politikası´dır, sizi burada tutan ve çalıştıran sosyal politikadir ve „sizleri buradan artık çalıştınız, verginizi ödediniz, ama artik her şeyimiz var, sizlere ihtiyacımız kalmadı, sizlerde zaten bizim gibi olmadınız, gidin artık“ diyende ırkcı politika değilde ne acaba? Gördügümüz gibi – günlük yaşamamız her gün siyasetin içindedir.
Bir siyasi kuruluş olarak bizim işimiz sag ve solla, onunla bununla değil bizim davamız burdaki yanabcıların asgari sorunlarını tespit etme ve bunlara çözüm üretme ve Vatandaşımızın hakkını korumak, bunuda gerçekleştire bilmek için: Birlik ve beraberlik içinde olmamız lazım.
Biz burada huzur içinde, burdaki insanlarla kardeşce bir arada yaşamak isteyenleriz. Türk toplumu olarakda her siyasi mercide temsilcilere ihtiyacımız var. Herkes bu konuda aktiv rol alması gerekiyor, seçilemem diye bu işin içinde olmamak yanlış olur. Aktiv olmasanız bile en azından siyasetle ilgilenlere destek vermemiz gerekmezmi ?

Montag, 17. August 2009

Toplum olarak hedefimizi iyi belirleyelim !

Yazıma başlamadan, ilk önce hedef kelimesinin kavramının ne olduğuna bakalım. Hedef ulaşılmak istenen yerdir.
Toplum olarak hedefimiz ise, beraberce hayatımızda bulunmasını istediğimiz, beraberce çalışarak gerçekleştirmeyi düşündüğümüz ve kazanılabilen dünya mutluluğuna ait özelliklerdir.

Toplum olarak hedefimiz var mı yokmu acaba? Cavabını sizlere bırakmak istiyorum.

Bence:

1. Hedefi olan toplum:

Hedefi olanların ilerlemek için yolları vardır. Çünkü hedef belirlemek yol ve yön belirlemektir. Hedefi belli bir toplum hedefine doğru yürüdükçe ilerler.

2. Hedefi olmayan toplu:

Hedefsiz toplum sürüklenen kaybeden toplumdur. Çünki nereye gidecekleri, nasıl gidecekleri ve ne zaman gidecekleri belli değildir. Hedefsiz toplum, kökleri kesilmiş ağaç gibidir, duyguları beslenmediği için yeşermez. Toplum olarak kendimizi hedefsizliğe mahkum edersek, hedefimizi, geçici hayallerle karıştırırız ve ne talihsiz bir toplumuz diye kendimizi ağıtmaya uğraşırız.

Hedefimizi iyi belirlerde çalışırsak – geleceğimiz için iyi sonuçlar çıkacağından emin olabiliriz. Bu yolda başla gözle çalışmamız gerekmez mi? Hatta gerekdiği takdirde bütün vaktimizi bu yolda geçirmemiz lazım, daha da yetmezse maddi ve manevi fedakarlık yapma mecburiyetimiz var, ancak ozaman sonuç alabiliriz.

Gelin beraberce din, dil, ırk, mezhep, dernek, teskilat ayırımı yapmadan bütün insanlığın saadeti, huzuru, refahı, hürriyeti, itibarı ve selameti için var gücümüzle çalışalımki toplum ve kendimiz için hedeflerimizi belirleyelim.

Bunuda ancak kol kola verirsek başarabiliriz, gelin ilk adımı beraberce atalım ve ilk önce edinmiş olduğumuz tercübelere dayanarak asgari sorunları tespit edelimki – toplum olarak bahsetmiş olduğumuz geleceğimiz için hedeflerimizi belirliyelim ve bunları uygulamaya başlayalım.

Sizlerden bireysel olarak ricam, edinmiş olduğunuz veya farkına vardıgınız sorunları info@nbz-online.atBu mail adresi spam botlara karşı korumalıdır, görebilmek için Javascript açık olmalıdır adresine gönderinki bunları bir arada toplayalım ve herkese duyuralım ve bunları hedeflerimizide belirliyerek nasıl çözeriz onların yoluna bakalım, bunuda ancak beraberce yapabiliriz.

Sizlerden bu konuda katkı geleceğini ümit ederek

Montaigne'nin sözleriyle yazımı bitirmek istiyorum:

‘Hedefi olmayan gemiye hiç bir rüzgar yardım edemez’

Saygılarımla
Adnan Dinçer
NBZ Partisi Genel Başkanı

Sanal dünyada rumuz kullananlar!

Büyük bir ilgi ve zevkle www.turkonline.at sitesinin kuruluşundan bu yana haberleri ve yorumları takip etmekteyim, çok zaman hakkımda iyi ve kötü yorumlar yazıldı, hiç birine cevap vermeme kararı almıştım, nedeni ise bana iyi veya kötü eliştiri aktarmak isteyenler benim kendi mail adresime bunları yazabilir veya telefonla arayarak söyleyebilir, ama sanal dünyada kendi ismini kullanmadan rumuz altında bir insanı eliştirmesi çok kolay, ben sürekli her konuya açık bir insan olduğumu tekrar hatırlatmak istiyorum, iyi veya kötü ne varsa bana yazabilirsiniz, eğer hatam varsa bunları düzeltmeye ugraşırım, düzeltemediğim taktirde eleştirebilirsiniz.
Her insan hata yapa bilir, ama bir insana çamur atmak bence ahlak dışıdır. Yapıcı eleştiriye her zaman açık olduğumu tekrarlamak istiyorum, ben şahsen rumuz kullanarak her hangi bir yazı yazmayı sevmem. Yazacak veya söyleyecek olursam bunu kendi ismimle söyler ve yazarım, ondan dolayı sizleride yapıcı eleştirileri kendi isminizle yazmanızı tavsiye ederim, gerçi rumuz altında bir insana kötülemesi ve çamur atması çok daha kolay değil mi?

Rumuz altında yazılara bazılarıda doğal olarak cevap vermek istiyor, ama rumuzun kimin kullandığını – aynen kendininde diğerli bilmesin diye kullandığı gibi - bilmeden yine kapalıda olsa bazlarını kötülüyor, nedeni isi şu kişi yazmış olabilir düşüncesine kapıldığından. Ben kimseyi rumuz kullanarak kötülemem buna da ihtiyaç duymuyorum, bazıları bunu yapmak istiyorsa kendisi bilir, benim yazacak ve söylecek bir şeyim olduğunda bunu kendi ismim altında yazar ve söylerim, zaman zaman yazmış olduğum yazılarda olduğu gibi yine bana her hangi bir mesaj aktarmak istiyen arkadaş ve şahsiyetlere site adresimi veriyorum, ordan isteyen bana ulaşabilir.

Bir önceki yazımda yazmış olduğum gibi sizlere şunları hatırlatarak kendi isminizle yazacağınız önerileri ve eliştirileri bekledigimi tekrar hatırlatmak isterim.

“Gelin beraberce din, dil, ırk, mezhep, dernek, teskilat ayırımı yapmadan bütün insanlığın saadeti, huzuru, refahı, hürriyeti, itibarı ve selameti için var gücümüzle beraberce çalışalımki toplum ve kendimiz için hedeflerimizi belirleyelim.

Bunuda ancak kol kola verirsek başarabiliriz, gelin ilk adımı beraberce atalım ve ilk önce edinmiş olduğumuz tercübelere dayanarak asgari sorunları tespit edelimki – bunlarin cözümü icin ne gerekiyorsa belirliyelim ve bunları uygulamaya başlayalım.”

Saygilarimla
Adnan Dincer
www.adnandincer.com

Freitag, 26. September 2008

Avusturya Vatandaşlığı

Yıllar önce başlayan Avusturya Vatandaşlığına geçme, yıllarca hızlı bir oranda Türk kökenlilerin arasinda artarken, son zamanlarda bundan bir kaç yıl önce Avusturya Vatandaşlıgına geçenler tekrar Türk Vatandaşlıgına geçmek için baş vurmaya başladı, bu bir yönden belirli bir yaşa geldikden sonra, Türkiyeden emekli olamak istiyenlere Türk Vatandaşlıgın mecburi koşulması, diğer yönden ise, Avrupadaki artan İslam fobisinden ve Yabancı düşmanlığından kaynaklanan durumlardan dolayı, tekrar Türk Vatandaşlıgına geçerek, kesin dönüş yapma çabalarından dolayi. Gerçekden Yabancı düşmanlıgı arttımı? Yoksa bizemi öyle geliyor? Hayır öyle gelmiyor, Avrupa rasisim merkezinin bir araştırmasında bu kanıtlarla tespit edilmiş durumunda, artık yabancılar avrupada istenmez duruma geliyor ve geldi, bunun bazısı bizden kaynaklanıyorsada, çoğu sebebin Avrupalılardanda kaynaklandıgı ortada, bizler entegrasyon yolunda ne yaptık, bulunduğumuz Ülkenin Vatandaşlıgına geçmemize rağmen, buraların resmi dilini öğrenemedik, kendimizi ifade edemedik, bizleri temsil edeçekleri seçmedik, birlik ve beraberlik göstermedik, bizler ilk önce yaşadığımız ülkedeki sorunları bilmemiz lazımki, o sorunların üzerine gide bilelim, çocuklarımıza en iyi eğitimi sağlamamız gerekir, bizleri en iyi şekilde temsil edeçekliri seçmemiz lazım, onlarda bizleri gereken yerlerde en iyi şekilde temsil etmesi gerek, eğer temsil etmediyse diğer seçimlerde oyumuzu başka bir adaya vere bilirz. Fakat Siyasetle uğraşanlara bir kezde olsa bir şans vermemiz gerekmezmi? Biz bunu yapmadan hemen aday olan herhangi bir şahısı kötülüyoruz? Bu niye böyle acaba? Yoksa biz kıskanç bir milletmiyiz? Şumu aklımıza geliyor? Ben o işi yapamıyorsam kimse yapmasın ! Yorumunu ve cevabını sizlere bırakmak istiyorum, fakat şunu söyleye bilirizki, birlik olarak, bizleri iyi seçeceklere desdek vermessek, kimler bizi temsil edeçek ???